Neredeyiz Biz?
“Neredeyiz?” Sokağın karanlık köşesinde, elindeki bıçakla var olabileceğini düşünen katil adayı, az ilerdeki durakta feri gitmiş ışığın altında otobüs bekleyen kadını gözlüyor. Düşlüyor da denebilir. Yüzündeki kötücül sırıtışla sonradan yaratılmış Frankenstein sanki. Nasıl ve neden yaratıldığını sormayın, eli bıçaklı katil adayını hoş görmenizi istemiyorum bu gün. Unutmuş değilim onu yaratanları, koşulları ve vesaireyi. *** “Neredeyiz?” Öfkeli bir yüzle marketten çıkan hanımefendiye bakıyoruz uzaktan. Öfkeli; çünkü, iki ekmek, yüz gram peynir, yüz gram zeytin, torunu defter istemişti, çizgili bir defterin yanında bir de eskiden bedava olan poşeti sattılar 25 kuruşa. Kızıyor, haklı mı, haklı, hiç kuşkusuz haklı. O da biliyor plastiğin doğada erimediğini, ölümcül olduğunu, Ama “kim üretiyor bu plastiği” sorusuna yanıt bulamadı daha. *** “Neredeyiz?” Hemen marketin iki adım ötesindeyiz. Tanıdık biri duruyor, marketin parlayan ışıklarının önünde, gölgesi karların üstüne düş...